Geçici Olarak Hoşgeldiniz

...biliyorum ki sende gideceksin biliyorum. Gidenlerin hep geri gelmesi için bir şeyler yapmak gerekiyor. Bende bir şeyler yapıyorum geri gel, diye... Yazıyorum. Gidecek olursan Akılda Kalacak olan tek şey kelimelerim, daha fazlasını isteme benden, her şeyim kelimelerim...

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Karanlık Odam

Karanlık odamı özlüyorum... Yalnızca bilgisayarımın ışığı vardı, lakin ben yalnızca yıldızların ve ayın tam tepemde patlamasını isterdim.

Kendimi bildim bileli yıldızlara aşığımdır. Kentin aydınlığı dediğimiz şey, göğün karanlık olmasına neden oluyor. Sanayileşmeye en çok küfür ettiğim anlardan birisidir gökte yıldızları görmekte zorlandığım haftaiçleri...

Evrenin genişlediği kuramını bilmeden önce evrenin genişlediğini kendi çapımda formüle ihtiyaç kalmayacak bir biçimde bulmuştum! O derece iddialıydım anlayacağınız. Birilerinin benden önce bulması ise sinirimi bozmuştu... Olsun o zaman ki öğrendiklerim sayesinde sizlere hala gökyüzünde Mars'ı gösterebilirim. Gökyüzünde kızıl bir fener gibi görünür. Kutup Yıldızı'ndan daha samimi gelir. Kutup Yıldızı her zaman oradadır. Can sıkıcı bir biçimde "herkes bana baksın" der, ama Mars... O arada saklanır, bunalır görünmekten... İçtendir kısacası.

Karanlık odama 20'lik rakımla kaçışlarımı hatırlarım(tek başıma asla 70liği bitiremeyenlerdenim). O zaman açardım, müziği. Koray Candemir- Aşk... Unutulmaz birisi için çaldığım unutulmaz bir şarkı...

Karanlık odalarda yaşadım hep. Kendimi saklamak için mi bilmem... Kendimi saklayacak kadar önemli mi gördüm kendimi onu da bilmiyorum... Düşününce en iyi bildiğim şey: bilememek.

Karanlık odalarımda kaç gece ölmek istedim. Kendi ellerimle kendimi bir üzüm gibi asmak, kendi ayaklarımla 13. kattan aşağıya bedenimi rüzgara savurmak... Bunlar intihar düşünceleri değil, bunlar onurlu ölüm biçimleri düşünceler. Hep istemişimdir havada rüzgarın bedenimi sarmalaması... Bu yazıları yazdığımdan anlarsın zaten dostum, hala yapmadım. Rüzgara ve göğe hala hasretim...

Benim gibi rüzgarların mekanı olan göğe aşık biri için acı son var: Cehennem... Dünyada pek iyi bir şeyler yapmadım, yapmak hep hayalim oldu. En iyi özelliğim affetmekti, unutmaktı. Çıldırmama neden hep düşünmem, durmaksızın düşünmemdi... Çıldırdım. Ne de olsa akıllı olup dünyanın çilesine çekmektense deli olup tüm dünyaya çile çektirmek daha makul geliyordu. Oradan da sıkıldım, aklı başında birisi olduğum yine söylenemez. Çünkü bilinçli olarak burada tanımadığım sizlere kendimden bahsediyorum.

Sayın okur sana iyi akşamlar dilerim. Ben gidip Cehennem'e kadar olan yolumu yazacağım... Akılda Kalanlar'dan bu akşamlık bu kadar...

Sizin yeriniz Cennet mi olur bilemem ama benimkinden daha iyi bir yer olur umarım.

İdareten varoluşlar dilerim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder